Türk Dünyası İlgi Bekliyor, TİKA Asli Görevini Yapmalı
1990 lı yılların başında Sovyetler Birliğinin, bilahare Yugoslavya’nın dağılmasıyla beraber, Adriyatikten Çin Seddine kadar oluşan yeni bir dünya kurulmuştur. Bu dünyanın adı Türk Dünyasıdır. Lefkoşa- Kerkük, Kabil den Ulan Batur’a, Astana-Kazan - Kırımdan Kosova’ya kadar geniş coğrafya Türkiye’nin öncelikli ilgi alanını oluşturmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, buralarla ilişkilerini geliştirmek ve yardım faaliyetlerinde bulunmak için, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığını kurmuştur. TİKA, kurulduğu günden, 2002 yılına kadar ve sonrasında da, çok önemli faaliyetlerde bulunmuştur.
Bu faaliyetlere önemlilerine baktığımızda bazıları şunlardır.
- Kırgızistan da Manas, Kazakistan da Ahmet Yesevi Üniversitesi
- Moğolistan Türk Anıtları projesi ve yakın zamanda açılan Bilge Kaan karayolu,
- Hoca Ahmet Yesevi Türbesi ve Külliyesi restorasyonu,
- Sultan Sencer Türbesi ve Külliyesi restorasyonu
- Kırım Türklerini konut edindirme projesi
- Gagauzyeri içme suyu projesi, Balkanlarda gerçekleştirilen uygulama ve restorasyon projeleri,
- Tacikistan da şehirlere su getirme projesi
- Azerbaycan da HACMAZ bölgesine, numune, tarım çiftlikleri ve yaygın çiftçi eğitim projesi
- Kırgızistan Bişkek’te, numune Kobi yatırımları
- TÜRKSOY ve Türkoloji Projesi, gibi çok sayıda projesi sayılabilir.
Bunların yanında, çeşitli uzmanlık eğitimleri, TÖMER gibi, Türkçe eğitim merkezlerine, yardımlar sayılabilir. Türk Dünyasının her tarafına, ulaşılmaya çalışılmıştır. 16 yılda 53 ülkede 5000 den fazla proje gerçekleştirilmiştir.
Bu projelerin hepside büyük etkili projelerdir. 2002 yılı sonundan itibaren AKP iktidarında etkili büyük projeler ortaya konulmamış eski projelerin bir kısmı takip edilmiştir.
Ayrıca, TİKA faaliyetlerinde, AKP iktidarı ile birlikte, önemli bir yön değişikliği görülmektedir. Şöyle ki, TİKA’nın kuruluş amacı incelendiğinde, faaliyet alanının, Türk dilinin konuşulduğu Cumhuriyetler ve akraba topluluklara, yardım ve koordinasyon diye görürsünüz. Burada topluluk olarak anlatılan, BAĞIMSIZ DEVLET OLMAYAN TÜRK TOPLUMLARIDIR.
TİKA kuruluş kanununun amacındaki, konular aksine, kalkınma yardımlarına ilişkin koordinasyonun görev olarak verilmesi ile birlikte, kalkınmakta olan tüm ülke ve topluluklara, yardım şeklinde, bir misyona bürünmüş, bu yönlü faaliyet yapar, konuma gelmiştir. Bundan dolayı da TİKA Koordinasyon ofisleri, Sudan dan Senegal, Etiyopya, Afganistan’a kadar çeşitli yerlerde açılmıştır.
TİKA, Filistin de olmalı, ancak Irak ta, Kerkük’te, Musul da Telafer’de, Suriye’de Halep’te, Lübnan’da Beyrut’ta Doğu Türkistan’da Sencer bölgesin de, de bulunmalı, o bölgelere yardım yaparak, ofis açmalıdır.
TİKA’nın, Afrikaya açılım politikası çerçevesinde yapmış olduğu çalışmalar nedeniyle asıl kuruluş amacına uygun olarak gerçekleştirmesi gereken çalışmalarda aksamalar olduğunu geçen yılki bütçe görüşmelerinde belirtmiştim.
Bugün, bütün dünya ülkeleri, Ortaasya da, üstünlük ve Enerji kaynaklarına, erişim mücadelesi verirken, biz neden böyle yapıyor, politika değiştiriyoruz. Anlamak çok zordur.
Ayrıca, TİKA faaliyetlerinden bazılarının, sivil toplum örgütleri ile birlikte yürütüldüğü raporlarında yazılmaktadır. Acaba bu sivil toplum örgütleri hangileridir. İnşallah SOROS cu örgütler değildir. Yine, son günlerde hakkındaki iddialar ile milletimizdeki yardımlaşma duygularının törpülenmesine neden olan Deniz Feneri Derneği ile birlikte başta Filistin’de gösterilen faaliyetler (Evlendirme yardımı, gıda yardımı ve Sünnet Şöleni) olmak üzere, sivil toplum örgütleriyle işbirliğinde daha dikkatli olunması gerekmektedir. Bu yöndeki çalışmalar ciddi bir şekilde denetlettirilmeli ve kamuoyu rahatlatılmalıdır.
Türkiye ve Türk Dünyası ile ilişkilerde TİKA tarafından yürütülmekte olan teknik çalışmaların artık kurumsallaşmış olarak yürüdüğüne şahit olmaktayız bu, Türkiye’nin başarısıdır. Kurulduğundan bugüne kadar geçen 16 yıllık kısa sürede kazanılmış önemli bir deneyimdir.
Bu gün Türkiye Türk Dünyası ilişkilerde bu çalışmaların daha ötesinde açılımlar yapılması gerekmektedir. Türk Cumhuriyetlerinin ekonomik bağımsızlıklarına önemli katkıları yanında, Türkiye’ ninde yararına olan, Doğu- Batı istikametinde ülkemizi, enerji ve ulaşım yollarında kavşak noktası yapacak olan NABUCCO ve TRACECA projelerinin gerçekleştirilmesi için gayret sarf edilmelidir.
Aksi halde son yıllarda konuşulmakta olan ve uygulanması için yoğun çaba sarf edilen Kuzey - Güney hattı enerji ve ulaşım projeleri kardeş ülkelerin ve Türkiye’mizin yararına olacak projeler değildir. Bu konuda ülke olarak daha fazla gayret gösterilmesi gerekmektedir.
Diğer bir husus ise son yıl içersinde Ermenistan ile ilişkilerde gelinen noktanın, başarı ve herkes memnun bir havada gösterilmesinin gerçeği yansıtmadığıdır. Bu ilişkilerde gelinen noktanın kamuoyuna yansıtılanın aksine, özellikle Azerbaycanlı kardeşlerimizi çok üzdüğünü bilmekteyiz. Bu konuda gerekli hassasiyetlerin gösterilmesi gerekmektedir.
Yine, gündem dışı söz alarak gündeme getirmiş olduğum Ahıska Türklerinin anayurtlarına geri dönüş yolunda karşılaştıkları sıkıntılar halen devam etmektedir. Geri dönüş için verilen süre dolmak üzeredir. Bu sürenin uzatılması gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyeti, Kırımda gerçekleştirdiği Konut projesini TİKA aracılığıyla, AHISKA’lı kardeşlerimiz içinde mutlaka gerçekleştirmelidir
***
Türk Dünyası ile ilişkilerde maddi kaynaklı projeler yanında ilişkilerin geliştirilmesine katkısı olan işbirliği çalışmalarına, eğitim çalışmalarına ve sempozyum ve konferans gibi toplantılara önem verilmeli ve bunların sayıları artırılmalıdır. Geçtiğimiz ay içersinde İstanbul’da gerçekleştirilen yerel Yönetimler Sempozyumu gibi toplantıların daha sık yapılması gerekmektedir. Bu tür etkinliklerin kardeş ülke topluluklar ilişkilerin gerçekleşmesine daha çok yarar sağlayacağına olan inancımı belirtmek isterim.
Bu anlamda özellikle, TBMM Başkanı Sayın Köksal TOPTAN’ın gayretleri ile Türkçe Konuşan Devletler Parlamenterler Asamblesi toplantısının gerçekleştirilmesi ve TBMM çatısında, bu dönemde Türkiye - Türkmenistan Parlamentolar arası Dostluk grubunun kurulmuş olması çok önemli bir olaydır. Sayın TBMM Başkanına göstermiş olduğu hassasiyet ve gayretleri nedeniyle teşekkür ediyorum.
Bu organizasyonlar sayesinde, kardeşlik esasına dayanan bağlarımız güçlenecek, işbirliğimiz artacak ve küresel öneme sahip başta NABUCCO, TRACECA, KARS-TİFLİS-BAKÜ DEMİRYOLU ve diğer enerji ve ulaşım projeleri hayata geçecektir. Bu projeler Avrasya’yı küresel ticaretin merkezin yapacaktır. Bu fırsatlar iyi kullanılmalıdır. Çünkü Türkiye Cumhuriyetinin geleceği buralarda aranmalıdır.
Türk dünyası söz konusu olunca karşımıza, ortak geçmişimizin omurgası olan, Türkçe gerçeği çıkmaktadır. Balkanlardan, Çine kadar uzanan coğrafyada, yaşayan Türkler, her ülkede kendini evinde hissetmektedir. Bu konuda da TİKA marifetiyle DİLDE, İŞTE, FİKİRDE BİRLİK şiarı ile ortak dil ve alfabe oluşturmalıyız.
Türkiye’nin Türk Dünyasına yönelik, geçmişte yaptığı, şu anda da başarılı olan, bir projesi de, Büyük Öğrenci Projesi dir. Türk Dünyasından, binlerce çocuk ülkemize gelmekte ve okumaktadırlar.
Bu çocuklara yönelikte, TİKA projeler geliştirmelidir. Geçmiş hükümetler zamanında yapılan, Türk Dünyası Gençlik Kurultayları, o zaman ki gibi değişik illerde yapılmalı, Türkiye Türkleri öğrencileri ile, kaynaşmalar sağlanmalıdır.
Ayrıca, okullarını bitirip, ülkemizde ayrılan öğrenciler, kendi ülkelerinde, TİKA ofisleri aracılığı ile takip edilmeli, ilişkilerimizin devamı sağlanmalıdır. Ayrıca TİKA tarafından, o öğrencilerin Türk işadamlarının açtığı işyerlerine girmesi ve iş bulması içinde çalışma yapılmalıdır.
Türk Dünyası ile ilişkiler bilimsel görüşlere ve gerçeklere saygı duyularak, bütünlük içerisinde, olmalıdır. Türkiye de birçok kurum ve kuruluşun, bu ülkelerle ilişkisi vardır.
Bu ilişkilerden, kimsenin haberi olmamakta ve büyük bir koordinasyonsuzluk yaşanmaktadır. Bundan dolayı da Türk Dünyasında, istenilen etkinlik sağlanamamaktadır. Bu amaçla, bütün dünyada, benzerlerinin olduğu, icracı bir bakanlık kurulmalıdır. Ancak 58. Hükümetle beraber, Devlet Bakanlığı bünyesinde bulunan, Türk Dünyası bakanlığı kapatılmıştır. Buda unutulmamalıdır.
Kurulacak olan Bakanlığın adı, Türk Dünyası Bakanlığı, Orta Asya Devletleri ile ilişkiler Bakanlığı vs. olabilir.
Bu bakanlık kurulmadığı takdirde, TBMM Onur Ödülü sahibi Tarihçi Prof. Dr. Halil İNALCIK’ın Sayın Cumhurbaşkanımıza önerdiği, Cumhurbaşkanlığı himayesinde TÜRK DÜNYASI GENEL SEKRETERLİĞİ kurulmalıdır.
Türk dünyasının geleceği olan, çocuklara ait projeler de mutlaka yapılmalıdır. Bu gün, doğu Türkistan da insanlar nükleer denemelerin o bölgede yapılmasından dolayı, sakat çocuk doğumlarıyla karşı karşıyadır. Bunlar göz ardı edilemez.
Türk Cumhuriyetleri ile ilişkiler Egemenlik, Eşitlik, Ortak çıkar ve karşılıklı yarar temelinde, her alanda geliştirilmeli ve stratejik derinlik kazanmalıdır.
O bölgelere, başkalarının projeleri ile değil, kendi projelerimizle girdiğimiz zaman, etkili ve büyük devlet olduğumuzu, göstere biliriz.
Lider ülke, Türkiye İdeali için, mutlaka Ortaasya Türk Devletleri ve akraba topluluklarla ilişkiler daha ilerilere götürülerek geliştirilmeli, tarihin, bize yüklediği, misyon yakalanmalıdır.
Reşat Doğru
22 Aralık 2008
Tokat Milletvekili
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder