Doktorun bekleme odasında dergilere göz atıyorum. En üste Bunte dergisi var, biraz eskice, Temmuz 2008 den kalma. Sayfalarını karıştırırken gözüme “KANZLER’in HAZİNESİ” başlıklı yazı ilişti. Başbakan Bayan Merkel’i Cezayir’de Karşılama Bölüğü’nü selamlarken gösteren bir de resim, onun altında da Başbakanların hazinesinde bulunan ve sergilenen hediyelerden bazılarının resimleri. Bunlar Almanya Başbakanlığı’nın hazine odasında bulunan 4.000 hediyeden 800’ü bayan Merkel’e verilen hediyelerin bazılarıymışlar... Ötekiler de Merkel’in seleflerinin yani öncellerininmiş.
Resimlerin yanında verenlerin adları, verildiği tarih vs. gibi açıklamalar var, bunlar ; Bulgar,Vietnem, Kazakistan, Katar, ABD, Türkiye, Fransa, Liberya ve Malazya başkanları veya başbakanları.:
Liberya’nın adı iki kere geçiyor ikisi de ilginç hediyeler ; biri “savaş topları” eritilerek elde edilmiş bir çan, adı “Barış Çanı” imiş. Liberya Başkanı’nın öteki hediyesi ise çok daha ilginç; resimde bayan Merkel kucağında canlı bir horozla görünüyor. Yalnız sağlık/hygen nedenleriyle bu hediyeyi Alman Elçiliği’nde bırakmış, hazineye de sadece kucağında horozlu o resmi kalmış Bayan Kanzler Merkel’in.
Türkiye’den de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından ikon resimli değerli bir vazo hediye edilmiş.
Fransız Cumhurbaşkan’ı Sarkozy kristal bir karaffe (şarap sürehisi gibi bir şey) hediye etmiş. Derginin resmin altına düştüğü not da ilginç; “O zamanlar daha Carla Bruni ile evli değildi” diye. Nasıl yorumlarsanız yorumlayın, ben “evli olsaydı daha zevkli bir şey hediye ederdi” demek istiyor şeklinde yorumladım. Fransa Başbakanı François Fillon daha ince duygulu, duyarlı davranmış, o da -evli olduğundandır herhalde- Bayan Merkel’in “Doğabilimcisi” olduğunu göz önüne alarak Nobel ödüllü madam Marie CURİE’nin “Radyoaktifite” üzerine bir kitabını armağan etmiş.
Katar’dan da eski Kanzler Gerhard Schröder’e som altından yapılmış ağaçlı develi bir vaha görüntüsü hediye edilmiş. Dergi buraya da düştüğü notta “çok veren maldan” gibisinden “Wer hat, der hat” demiş
yani “olanın vardır” gibi Türkçeye doğrudan aktarılması güç ve anlamsız bir deyim. Onun için onu da ben bizim deyime uyarladım.
Bulgarlar Helmut KOHL’a üzerinde iki melek tasviri olan altın kaplama “amfora”denilen dibi sivri karnı geniş bir testi vermişler, artık sivri dibiyle geniş gövdesiyle ne işe yaramışsa zamanında. Şarap servisi mi ne yaparlarmış ama ben daha çok bizim padişahların tahret ibriklerine benzettim bu “amfora”yı.
Kazakistan Başkanı Nursultan Nazarbeyef ise altın çay takımı armağan etmiş Başbakan Merkel’e
Ama Bayan Merkel’e bence en ilginç hediye, ya da en “yükte ağır, pahada hafif” hediye Başkan George W.Bush’tan gelmiş; bir sandık,,, yok sandık biraz çok büyük oldu bir “çekmece” dolusu Hollywood CD, DVD’si vermiş. Galiba hediyenin en pahalı yeri üstünde hediye verenin adı adresi falan kazılı olan altın gravür. Bunu da “...az veren candan” olarak algıladım ben.
Başbakan Merkel’in konuklarına veya evsahiplerine verdiği hediye de çoğunlukla kendisin de çok sevdiği Meissener Porselenleri’ imiş.
* * *
Bu içlerinde tarihi vazolardan, değerli saatlere, çamaşırdan (“çamaşır” deyince yanliş anlaşılmasın burada çamaşıdan kasıt işportadan alınan ya da “ne alırsan bir liraya” mekanlarında satılan çamaşırlardan değil herhalde) yemek takımına, kitaptan porselene kadar paha biçilmez 4000 parçalık bu hazine ne yazık ki devletin malıymış. Yani bir ekonomik kriz durumunda yedek akçe gibi bir şey. Devlet’n malıymış çünkü değeri 25 Euro’dan fazla olan hediyeler devlete teslim edilirmiş. Devlet de böyle saklar, ara sıra da sergilermiş. Ehh değeri 25 Euro’dan aşağı olan hediyeyi zaten ayıp olur diye vermezler (“26 Euro olursa ayıp olmaz mı” diyerek bu “ayıp olur” yakıştırmamdan dolayı kendikendimi sorguladım) hoş verecek olan çıksa da “sadaka” gibi kalacağından onu da hediyeyi alan zaten kendiliğinden devlete bırakırlar tahminimce.
Yani hediye alana hiç bir şey kalmıyor ve sonuçta hani biz de “avucunu yalamak” derler ya işte öyle oluyor. Bir de derginin dediğine göre mesela Bayan Merkel bu hediyelerden birisine sahip olmak istese piyasa fiyatı üzerinden parasını ödemesi gerekirmiş.
Ben bu işi pek anlayamadım; hem hediye bana veriliyor hem de ben bu hediyeye sahip olamıyorum, ya da parasını ödemek zorunda kalıyorum, ne biçim iş bu, böyle mantıksızlık mı olur. Ne yazık ki oluyor işte, bir de en başta sayın Cumhurbakanımız ve Başbakanımız olmak üzere milletçe kalkmışız bunların “aralarına girelim”, “bunlara benzeyelim” diye yırtınıyoruz.
Ben vazgeçtim arkadaş..
.....
Haaa bir keresinde de Bayan Merkel Cezayir’deyken uçağı arızalanmış, Cezayir Cumhurbaşkanı Buteflika’da Bayan Merkel’in o sırada kutladığı 54.yaş gününe sürpriz olarak kendi özel lüks jetini tahsis etmiş Almanya’ya dönsün diye, ama gelgelelim Alman Başbakanı Merkel bunu redetmiş, normal bir yolcu uçağıyla dönmüş. Şimdi “Bu ne biçim iş” diye bana sormayın, ben de derginin yalancısıyım..
* * *
Vallahi bu yazı bilgilendirme haberinden çok magazin haberleri gibi dedikodu yazısı oldu; ama ne yapacaksınız bu da gerekli, yoksa başka türlü bu gidişata dayanmamız mümkün değil. Hani biraz da halkımıza hak vermek gerek, ne yapsın, ya dolup tv’lerin salonlarına, ya da geçip evdeki tv.sinin başına dizilerle, televolelerle durumu idare etmeye çalışıyor, gelişmeleri bizim gibi ciddiye alsa kafayı yiyecek, sonra da bana benzeyip böyle abuk sabuk şeylerle uğraşacak....
Aydoğan Kekevi
5 Kasım 2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder