19 Ocak 2009 Pazartesi

Avrupa bir tavırdır!

Yağmur Atsız, 18 Ocak 2009 Pazar, 00:31

Ergenekon konusunu niye yazmadığımı soranlar oluyor.

Bu konuyu başından beri büyük bir titizlik ve vukufla izleyen arkadaşlar olduğu için. Onlar varken benim de lafa karışmam gereksiz. Konuyu benden daha iyi biliyorlar ve ben bunu biliyorum.

Ama bildiğim başka birşey daha var:

Eğer savcılık iddianámesindekilerin değil tamámı, değil yarısı, hattá dörtde biri dahî doğruysa akıllara durgunluk verecek kadar vahîm bir durumla yüzyüzeyiz demekdir.

Konuyu hálá saptırmak isteyenleri izledikçe hep aklıma İsmet Paşa’nın o sözü geliyor:

‘Tárih penceresinden hálinizi seyrediyorum. Suçluların teláşı içindesiniz!’

Ama Ergenekon asıl mesele değil. O ‘mütemmim cüz’ (bütünün tamamlayıcı parçası). Bütün hayátî önemlerine rağmen ne Ergenekon ne global ekonomik kriz ne Filistin, dikkatlerimizin ‘Asıl Mesele’den başka yerlere kaymasına yolaçmalıdır!

O asıl mesele Türkiye’nin AVRUPA BİRLİĞİ’NE TAM ÜYELİĞİDİR!!!

Bundan 216 sene önce, 24 Şubat 1793’de, Halîfe-Hákan III. Selîm Hán’ın ‘Nizám-ı Cedîd’ (Yeni Düzen) Fermánı ile başlayan bu muazzam, bu en büyük medeniyet projemizdir! Yüce Önder Atatürk’ün işáret etdiği ‘muásır medeniyet’ yoludur.

Türkiye; aydınlık, ferah, teraslı caféler ve cıvıl cıvıl mağazalar, sinemalar, konser salonları ve tiyatrolarla dolu işlek bir bulvara mı çıkacak yoksa Ortadoğu’nun; loş, eğri-büğrü, çirkefli, kaygan sokaklarında mı yalpalayacak, işte suál budur!

Záten Ergenekon’un ana amacı da bizi bu ikinci yola sevketmek değil mi?

Ben birinci yolun yolcusuyum!

Onun için diyorum ki Hükûmet’in, iki yıllık bir kış uykusundan niháyet uyanarak AB için bir ‘Başmüzákereci’ táyîn etmesi alkışlanacak bir davranışdır. Tabii boş bir páyeden ibáret kalmazsa!!!

Ancak unutulmamalı ki Avrupa bir ‘ değerler ortaklığı’ DEĞİLDİR! Nazi Almanyası, Mussolini İtalyası, Franco İspanyası bir değerler ortaklığı idi.

Avrupa bir KURALLAR ORTAKLIĞIdır!

Malta ile Litvanya arasında hiçbir değerler ortaklığı yokdur ama aynı kurallara uyarlar.

Kısacası AVRUPA, İngiliz Diplomat Robert Cooper’in dediği gibi, TAKINILAN BİR TAVIRDIR!

Ben o tavrın partizanıyım!

Peki, nasıl takınacağız o tavrı?

Eğer niyetimiz varsa ilk iş o yüzkarası ‘82 Anayasası’nı değiştirerek başlayabiliriz. Düzgün Türkçe’yle kaleme alınmış 30/40 maddelik modern, 21. Yüzyıl’a yaraşır bir anayasayla...

Sonra şu yüzkarası Seçim Yasası’nı değiştirmeğe gelir iş ki meselá milletvekîli seçilebilmek için Istanbul’da 105.717 oy almak gerekirken Tunceli’de 26.676 oy yeterli olmasın. Yüzde 10 barajı gibi başka hiçbir ülkede eşi görülmedik bir kepázelik millî irádenin tecellî etmesini engelleyemesin!

Ardından o yüzkarası Partiler Yasası’nı da değiştirebiliriz ki demokrasinin en basit kuralları bu kuruluşlar için de geçerli olabilsin!

Ve bütün bunlara paralel olarak gayrı-müslim azınlıkların gasbetdiğimiz haklarını da iáde edebiliriz ki bir yüzkaramız daha eksilsin!

Ben, bu ülkenin bir yurddaşı olarak Avrupa Birliği’ndeki ORTAK KURALLAR ne ise onları istiyorum!
Bir dirhem fazlasını bile değil!

Ama bir dirhem eksiğine de rázı değilim!

Evet, Avrupa bir tavırdır!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder